![translation](https://cdn.durumis.com/common/trans.png)
Bu, AI tarafından çevrilen bir gönderidir.
Dil Seç
Text summarized by durumis AI
- İyeyong Hoca'nın röportaj kitabı 'İyeyong'un Son Dersi', ölüm hakkındaki derin bir söylemiyle, yazarlığın endişelerini ve özgür iradeyi ele alıyor.
- Hocanın samimi sözleri, okuyucuya derin bir yankı uyandırıyor ve yaşam ve ölüm üzerine ciddi düşüncelere sevk ediyor.
- Yazar, İyeyong Hoca'nın yaşamı ve düşünceleri aracılığıyla iyi yaşlanma ve iyi ölme biçimini öğrenmeyi amaçlıyor.
Çoğu zaman, Chosun Ilbo'nun Kim Ji-su'nun Interstellar köşesini okurum. Yazım tarzı süslü ve bezeme dolu olmasına rağmen, röportajın derinliği ve lezzeti vardır. Lee Eoryung'un röportajını da Interstellar'dan görmüştüm. Ancak o röportaj daha uzun ve daha ayrıntılı, birkaç gün boyunca bir kitap haline geldi. Kitabın çıkmasını heyecanla bekledim.
Lee Eoryung, 1933 yılında doğdu ve "Küçültme Odaklı Japonlar" adlı kitap ve 1988 Olimpiyatları'nda bir trambolin çocuğunun yer alması önerisiyle ün kazandı. 1990'larda Kültür Bakanlığı görevini üstlendi. Bu kadar önemli bir kişinin kansere yakalandığını duyunca, karanlık bir ruh hali sardı beni. Çünkü, kendisi zaten kızını kanserden kaybetmişti. Kızının ölümünden sonra, dine inanmayan Lee Eoryung, bir din bulmuş ve inanç sahibi olmuştu.
Aslında bu kitap, tamamen ölüm üzerine bir söylem diye adlandırabiliriz. "Lee Eoryung'un Son Dersi" kitabının konusu ölüm. Ben de eskiden hiç yaşlanmayacak gibi hissediyordum, ancak kırklı yaşlara yaklaştıkça ölüm hakkında düşünmeye, görmeye ve duymaya başladım. Bu sırada Lee Eoryung'un ağırbaşlı sözleri, kırık bir aynanın parçası gibi kalbime saplandı ve geçmişi yeniden gözden geçirdim. Ayrıca bugünümüzü ve geleceğimizi de görmemizi sağladı.
“Yazan kimse her zaman yenik düşer. Ben her zaman KO ile yenildim. Bu yüzden tekrar yazıyorum. Mükemmeldi, bu kadar yeter dedim ise, daha fazla yazamazdım. Şahingirgin Rüyası'nı yazan Richard Bach, Jonathan'ın Yaşamı'nı yazdıktan sonra daktilosuyu denize atmış. Bunu da yazdığını göstermek içinmiş."
Ben de yazar olarak, Lee Eoryung'un bu sözleri söylediğinde nasıl hissettiğini tam olarak anladım. Her zaman yenik düştüğümüzü, her zaman tamamlanamayacağını bildiğimiz halde, yükselen kelimeleri kusmak zorunda kalan insanlar vardır. Röportajı yapan Kim Ji-su gibi, okuyucu da onun kusmuş olduğu sözleri kendimize sindirmek için can atarak sayfaları çeviriyoruz. Onun en basit sözleri, neden tekrar tekrar düşünülmesi gereken bir şeye dönüşüyor?
“Kaderin belirlenmiş kısmı 7 ise, benim payıma 3 düşer. İşte bu 3, özgür iradem. Her şeyin mevcut olduğu cennet bahçesinde iyilik ve kötülük meyvesini yemek, ne kadar aptalca olsa da, insanın özgür iradesini kullanmasıdır. Babasının evinde kalmış olsaydı, rahat bir hayat sürerdi. Ama bir sebepten dolayı evden ayrılarak acı çekip dönen oğul gibi... Her ne olursa olsun eve dönmesi kaderinde yazılmış olsa bile, evden ayrılan ve geri dönen oğul tamamen farklı bir insandır. Bu şekilde kendini adayarak uyanmalı, iyi ya da kötü, gerçek benliğini bulmalıdır. Anlıyor musun? İnsan, özgür iradesiyle on binlerce mutluluk ve trajediyi yaşayarak tatmin olur.”
Yanında durup dinliyor gibi gelen canlılık sayesinde, bu kitapla birlikte bir süre ölüm hakkında düşündüm. Yaşamın tam ortasında ölüm var sözü artık çok bilindik bir söz olsa da, son zamanlarda ölümün gerçekten bir sayfa çevirmek gibi çok yakınımızda olduğunu düşününce içim ürperiyor. Muhtemelen gelecekte ölüm haberleri daha da sıklaşacak. Bu yüzden ölümle nasıl başa çıkacağımı, hayatı nasıl yaşayacağımı düşünmek için bu kitapla biraz zaman ayırdığım için mutluyum.
Her neyse, Lee Eoryung, iyi yaşlanmanın ve iyi ölmenin bir örneğini oluşturuyor gibi görünüyor. Umarım kalan günleri huzurlu geçer, ve bir gün benim de çevremdeki insanların ve kendi ölümümün de huzurlu olmasını dilerim.
※ Bu kitap incelemesi, Naver Cafe Culturebloom https://cafe.naver.com/culturebloom/1377302 tarafından sağlanan kitaptan sonra dürüstçe yazılmıştır.